-
1 бумажка
-
2 scrap of paper
kâğıt parçası, karalama kâğıdı -
3 scrap of paper
kâğıt parçası, karalama kâğıdı -
4 клочок
parça* * *м••клочо́к земли́ — bir avuç / bir karış toprak
небольшо́й клочо́к земли́ — küçük bir toprak parçası
преврати́ться в клочо́к бума́ги — bir kağıt parçası haline gelmek
-
5 carte
n f1 géographique harita [ha'ɾita]2 carte(postale) kartpostal3 carte d'identité kimlik kartı4 de papier, de carton kâğıt parçası5 d'un restaurant menü [me'ny]6 carte d'étudiant öğrenci kimliği7 carte de visite kartvizit -
6 грамота
okuma yazma* * *ж1) okuma-yazmaучи́ть кого-л. гра́моте — birine okuma-yazma öğretmek
2) в соч.похва́льная гра́мота — takdirname
••фи́лькина гра́мота — разг. bir kağıt parçası
-
7 Zettel
Zettel m <Zettels; Zettel> kağıt (parçası), pusula; (Klebezettel) (yapışkan) etiket, çıkartma; (Karteikarte) fiş -
8 Papierschnitzel
Papierschnitzel <-s, -> m o ntkesilmiş kâğıt parçası -
9 Wisch
Wisch <-(e) s, -e> [vıʃ] m -
10 Zettel
-
11 varakpâre
arapça-farsça ورق پاره 1.kağıt parçası. 2.pusula, not. -
12 Zettel
pl.m.etiketkartpl.m.kâğıt parçası -
13 Fetzen
Fetzen m <Fetzens; Fetzen> paçavra; kağıt usw parçası;ein Fetzen Papier bir parçacık kağıt;fam dass die Fetzen fliegen şiddetli kavga etmek, dövüşmek -
14 رقعة
رُقْعَة1. kuponAnlamı: piyango biçiminde düzenlenmiş, çekilişlerde kesilerek kullanılan basılı parça2. fişAnlamı: bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklarından her biri3. kart4. yama -
15 لصيقة
لَصِيقَة1. fişAnlamı: bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklarından her biri2. kart -
16 bill
kus gagasi, gaga; denize uzanan kara parçasi, burun,yasa tasarisi; hesap pusulasi, hesap, fatura; afis, ilan, el ilani; kâgit para; tahvil, poliçe
См. также в других словарях:
pul — is., Far. pūl 1) Posta parası karşılığı mektuplara, damga resmine karşılık kâğıtlara yapıştırılan, basılı küçük kâğıt parçası Mektuplarına kendi pullarını yapıştırırlar, kendi memurlarıyla sevk ederlerdi. F. R. Atay 2) Bazı giysilerde süs olarak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
VARAKPARE — f. Kâğıt parçası. * Küçük yaprak. Yaprak parçası. * Ehemmiyetsiz yazı, tezkere … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
niyet — is., Ar. niyyet 1) Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat Niyeti ilk önüne gelen telefonlu dükkâna dalmaktı. H. Taner 2) Fal gibi kullanılmak amacıyla içine mâni yazılıp katlanmış veya şekerlere sarılmış kâğıt parçası 3) din b. Namaz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tostoparlak — sf., ğı Bütünüyle toparlak Ali Efendi yelek cebinden tostoparlak bir kâğıt parçası çıkardı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
varakpare — is., esk., Ar. varaḳ + Far. pāre 1) Kâğıt parçası 2) mec. Mektup, name … Çağatay Osmanlı Sözlük
yafta — is., Far. yāfte Üzerine asıldığı veya yapıştırıldığı şeylerle ilgili bir bilgi veren yazılı kâğıt parçası Zamanın uzunluğuna rağmen bu firmanın yaftasını hâlâ aklımda tutuyordum. Y. K. Karaosmanoğlu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yaftayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
varakpâre — (A. F.) [ ﻩرﺎﭘ قرو ] 1. kağıt parçası. 2. pusula, not … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
fiş — is., Fr. fiche 1) Prizden elektrik akımı almaya yarayan araç 2) Alışverişlerde ödenen paranın miktarını, vergilerini, alışverişin yapıldığı tarihi gösteren belge 3) Bir eserin hazırlanmasında kolaylık sağlamak veya bir işe kılavuzluk etmek için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
forma — is., İt. forma 1) Biçim, şekil 2) Öğrencilerin, sporcuların, bazı mesleklerde çalışanların giydikleri, bağlı bulundukları okul, spor kulübü veya meslekleri belirten tek tip giysi 3) Tek kâğıt tabaka üzerine basılan on altı sayfalık kırılmış kitap … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikili — sf. 1) İki parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden iki tane bulunan İkili priz. İkili abajur. 2) İskambil, domino vb. oyunlarda iki işareti bulunan (kâğıt veya pul) 3) İki taraf arasında yapılmış İkili anlaşma. 4) is., müz. İki çalgı veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nazarlık — is., ğı Nazarı etkisiz duruma getirdiğine inanılan kumaş parçası, mavi boncuk, kurşun, dua yazılı kâğıt, muska vb. şeyler Aman nazar değmesin, buna derhâl bir nazarlık astırmalı! A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük